MİSAFİRİMİZİN KALEMİNDEN DÖKÜLENLER
2015-05-27 | Haberler

                                                                SANDIKLIDA BİR YAREN GECESİ

 

Milletimizi var eden, asırlarca imparatorlukla dünyaya hükümran eden; milli ve manevi değerlerimizin, tarihi eserlerimizin, kültürel varlıklarımızın korunup yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması gerekmektedir.

İnsanların birlik ve beraberlik içinde sevgiyle, saygıyla, kardeşçe yaşamayı, dayanışma ve yardımlaşmayı teşvik eden dinimiz, gönülleri birleştirmiş asırlarca bir arada yaşamalarını sağlamıştır.

Sandıklı Kültür Varlıklarını Koruma ve Yaşatma Dernek mensuplarının icra ettikleri Yaren Gecesi programına Afyonkarahisar-Emirdağ Huzurevi yaşlılarıyla misafir olduk. Gecede yarenlerin sergiledikleri her gösteri bizi, tarihimizin derinliklerine götürdü. İnancımızın, adetlerimizin güzel numunelerinden önümüze altın sayfalar, güzel örnekler sundular.

Yaşlılar Haftası münasebetiyle, Derneğe ait, restore edilmiş, tarihi büyük bir evde, değerli tarihi eşyalarla tefriş edilmiş, mükemmel ve otantik mekânda icra etmiş oldukları Yaren Gecesi Programı, huzurevi yaşlılarını, şimdiki zamanda bulundukları çizgisi içinden alıp sürekli hayal ettikleri, özlem duydukları gençlik ve çocukluk yıllarına götürdü.

O yılların orta oyunları, espri ve ibret dolu konuşmaları, şakaları ve kurallara uymayanlara uygulanan cezaları gülerek izlediler. Program akışı içersinde zaman zaman yaşlılarda oyunlara müdahil olarak renk kattılar.

Misafirler, yöresel folklor kıyafetli,  Yaren Çavuşu’nun refakatinde büyük bir salona alındılar. Salondaki seçkin köşede, baş divanda Yaren Ağa oturmakta, yarenler başlarında poşudan yanaklarına sarkmış sarık, belinde kuşak, boynunda yaşmak, ayaklarında dizlerine kadar uzun beyaz yün çorap ve folklor kıyafetleriyle, yerde diz çöküp oturmuş vaziyette, saygılı ve tevazu içersinde, güler yüzle verilecek emri beklemekteler.

İçeri giren her misafir: “Selam ün aleyküm yaren ağa ve yarenler.” Diye selamlıyor. Yarenler hep birlikte: “Aleykümselam Misafirim.” Şeklinde selam aldıktan sonra Yaren Ağa oturmaya müsaade edince Çavuş, misafiri münasip olan oturacağı yere alıyor. 

Herkes oturduktan sonra Çavuş, dua ile programın açılışını yapıyor ve Yaren Ağa’dan oyunlara geçilmesi için müsaade alıyor. Çavuş, elindeki tokaçla yarenlerin eline tek tek dokunarak oyuna davet ediyor ve Sandıklı yöresine ait halk oyunlarını, kılıç kalkan gösterilerini sergiledikten sonra espri dolu orta oyunlarına geçiliyor.

Seyircilerden ve yarenlerden oluşturulan orta oyunları: Yattı kaktı oyunu, Emzik oyunu, Pamuk sarma oyunu, El vurma oyunu…  Bu oyunlar sergilerken yanılanlar, yapamayanlar, söyleyemeyenler ve kurallara uymayanlar çavuş tarafından cezaya çarptırılıyor. Cezalar: Denizli horozu gibi ötmek, kedi gibi miyavlamak, çavuştan tokaç yemek, sağ eliyle sol kulağını tutmak, sol elinin parmağıyla yere dokunup olduğu yerde dönmek. Oyunlar, cezalar seyredenlere hoşça vakit geçirtiyor, heyecanlı dakikalar yaşatıyor ve doyasıya güldürüyor.

Ara ikramı için sofra mendilleri açıldı, siniler kuruldu. Yarenler getirdikleri ibrik, leğen, sabun ve omzundaki havlu ile misafirlerin yemekten önce sonra ellerini yıkamalarına yardım ediyorlar. Yemekte mahalli bükmeler, börekler ve çentikli kuşanelerde hoşaflar misafirlere ikram ediliyor. Yemek duası yapıldıktan sonra sofralar kaldırılıyor.    

Çeşitli mesleklerde çalışan yaren mensubu gençler, gönüllü olarak ve hiç karşılık beklemeden kardeşlik kültürünü aslına ve tarihi misyonuna uygun olarak yaşatıyorlar. Milli ve manevi değerlerimizi yansıtan samimi çalışmalar, gösteriler, ikramlar, oyunlar, adet ve gelenekler yapılan dua ile selamlaşarak vedalaşarak sona erdi.

Yaren gecesinden ayrıldığımızda vakit hayli ilerlemişti. Yaren Ağasından, çavuşuna kadar, her bir yaren mensubunun güler yüzlü, muhabbet dolu tavırları, ikramları, misafirperverlikleri, oyunları, fedakarlıklarla topluma sunmak istedikleri mesajlar hatıralarımızda yerini aldı. Ve asırlara hükmeden büyük bir İmparatorluğu ayakta tutan değerlerler manzumesinden küçük bir örneğini görmenin mutluluğunu yaşadık.

 

Muzaffer KARAHİSAR

Gazete Köşe Yazarı

28 Nisan 2015 Tarihli Yazısı

 

 

Haber 2358 kez görüntülendi